01 Aralık 2020

"Son Çağrı" Ali Erhan Binici Köşe Yazısı

Son Çağrı
Geçenlerde sosyal medyada dolaşan bir videoyu belki izlemişsinizdir. Sanayide motor ustası olan İsmail ustanın aslında gerçekleri bize anlatmak istediği, dertlerini paylaştığı samimi, içten bir video. İzlemeyenler için İsmail Ustanın anlattıklarını biraz özetleyelim isterseniz.


İsmail usta, artık sanayide çırak bulamadıklarını, gençliğin rotasının olmadığını, bugünün çocuklarının gelecekte kendi ayakları üzerinde duramayacaklarını, ülkemizde üretim yapan mesleklerde sıkıntı olduğunu, meslek gruplarının açığını yurtdışından gelen insanların kapattığını anlatıyor. “Çocuğunuz okumuyorsa hiç zaman kaybetmeyin, bir an önce çocuğunuzu bir zanaat öğrenmesi için meslek gruplarına verin” diyen İsmail usta, “Türkiye’ nin acı gerçeği olmayalım bu meslekleri ayakta tutmalıyız” diyerek videoyu bitiriyor.


Aslında İsmail usta yıllardır söylediğimiz gerçekleri reel sektörün içinden birisi olarak bizlere anlatıyor. 21 Temmuz 2015 tarihinde medyada benim ağzımdan bir haber yayınlanmıştı. Haberin başlığı “Bilişimci Kalifiye Teknisyen Bulamıyor”. Haberin içeriğine baktığınızda, teknoloji sektöründe ara eleman sıkıntısının yaşandığından ve bu nedenle teknoloji sektöründe üretimin her geçen gün zorlaştığından bahsettiğim bir haber. Aslında ben de İsmail usta gibi yaşadığımız sıkıntıyı dile getirmeye çalışmıştım. Çünkü mühendis bolluğu yaşanan ülkemizde teknisyen bulamıyorduk.


Temel bakış açımız ihracat ve bu akış açısının yolu üretmekten geçiyor. Üretmek için girişimcilere, mühendislere, işletmecilere, iktisatçılara, alan uzmanlarına, teknisyenlere ihtiyacımız var. Bugün girişimciliği özendirmek için birçok farklı çalışma hem Kamu hem özel sektör hem de STK’ lar tarafından yürütülüyor. Herkes girişimci olursa diğer işleri kim yapacak. Her ebeveyn çocuğunun mutlaka üniversite okumasını ve doktor, mühendis, avukat, iktisatçı veya benzer şekilde bir meslek sahibi olmasını istiyor. Buna itiraz etmemiz mümkün değil tabi ki. Herkes çocuğunun geleceğinin iyi olmasını ister. Ama geleceğimizin iyi olması ne demektir bunu irdelememiz gerekiyor. Mühendis olmak doktor olmak avukat olmak geleceğimizin iyi olması anlamına gelir mi?


Türkiye’ de bugün baktığımızda 206 üniversite var ve neredeyse puan durumuna göre herkes bir üniversiteye girebiliyor. Bu seneki istatistiklere göre her 100 adaydan 81’ i üniversiteli olmaya hak kazandı. Bu demektir ki ara eleman sıkıntımız katlanarak büyüyecek. Her liseyi tamamlayan öğrencinin mühendislik, işletme, iktisat, hukuk ve benzeri bölümleri okuması doğru mu? Bu sorunun en doğru cevabını belki mevcut durumda yaşadığımız şu örneklerden çıkarabiliriz.


Bugün iş başvurusu yapan yeni mezun bir mühendis ve teknisyeni kıyasladığımızda, mühendise göre teknisyen daha hızlı istihdam ediliyor. Bazı durumlarda teknisyenler mühendislerden daha yüksek ücret alabiliyorlar. Tamamen arz-talep dengesi sonucunda oluşan bir durum.


Sonuç olarak herkes çocuğunun iyi bir geleceğinin olmasını hayal ediyor. Ama şunu belirtmemiz gerekir ki unvan iyi bir gelecek demek değildir. Bu ülkenin girişimciye, mühendise, teknisyene, iktisatçıya, işletmeciye, dış ticaret uzmanına, avukata ve daha sayamayacağım birçok meslak erbabına ihtiyacı var. İyi teknisyenler olmadan üretemeyiz. Kimseye garip gelmesin ama ihracat rakamlarımızı arttırmak istiyorsak dengeli bir eğitim yapılanmasına ihtiyacımız var. Bu sadece devletin planlama yapması ile değil ailelerin bakış açılarını değiştirmesi ile sağlanabilir. Yoksa birgün gelecek, bırakın üretmeyi, evde bozulan musluğumuzu, arabamızı kendimiz tamir etmemiz gerekecek.


İsmail ustanın cümlelerine kulak vermek gerekiyor. Çocuğunuzun yeteneklerine, kapasitesine, yapabileceklerine kulak verin. Bu ülkenin gelecek nesillerine ne bırakmak istiyorsak lütfen ona göre davranalım bu nesillere. Refahı yüksek, ekonomisi güçlü, söz sahibi bir Tükiye bırakmak için doğru hamleler yapmalıyız her birimiz. Devlet, özel sektör, üniversiteler ve en önemlisi aileler. Biz bugün çocuklarımızı unvana, paraya yönlendirirsek gelecekde ne unvanları ne de paraları olacak. Unvan ve para verilmez alınır. Kolay yoldan para kazanmanın bir bilinç olarak oturduğu bugünlerde emek olmadan hiçbir şeyin kazanılamayacağını hayat bize göstermeden öğretelim bu nesillere.  


İsmail ustanın son çağrısına kulak verelim lütfen, sadece bir unvanı olsun diye çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine pranga vurmayalım